2 Ekim 2011 Pazar

Bazılarından daha TÜRK


Almanya'da yayın yapan ZDF televizyonundaki bir yarışma programında; Tüm Dünya Marşlarını ezbere bildiğini iddia eden İSVİÇRELİ GENÇ, jüri tarafından seçilen 5 ülkenin milli marşını sırayla ezbere okudu.. Okuduğu son ülke TÜRKİYE idi ve milli marşımızı okumadan önce gencin ağzından şu tarihi sözler döküldü; "TÜM SALON AYAĞA KALSIN, TÜRK MİLLİ MARŞI OTURARAK DİNLENMEZ.." BUNUN ÜZERİNE SALONDAKİ TÜM ALMANLAR AYAĞA KALKTI ...

1 Ekim 2011 Cumartesi

BU YAZI VATAN HAİNLERİNE SADAKAM OLSUN

Utanmak
Sadece insana değil, hayvana bile verilen bir özellik…
Benim köpeğim bile utanmayı biliyor, bir kabahat işlediğinde, ortadan kaybolup odaya saklanıyor. Çok mecbur kalır da bana bakması gerekirse, gözlerini kaçırmaya çalışıyor. Yani kısaca köpekler bile yaptığından utanıyor.
Siz ki insanım diye gezenler…
Siz ki insan-ı mahlûkatız diye yeri göğü inletenler…
Bunca şehit verirken bu Vatan, hiç mi utanmazsınız kendinizden?
Bir ülkenin saflığını kullanırken, hiç mi gözlerini kaçırmazsınız aynalardan?
Ramazandan sonra yapacakları varmış. Bedelini ödeteceklermiş.
Heeey insanım diye gezenler!
Bizim yavrularımız Ramazanda düşüyorlar buz gibi toprağa. Bizim yavrularımızın Anaları, Ramazanda tanışıyorlar cehennemin korlarıyla.
Öyle masa başında tek başına oturmakla olmuyor liderlik.
Bizim köyün tek başına muhtarı, kendi ellerinle şekillendirdiğin ordu 51 şehit verdi, o da şimdilik…
Siz daha Yurdumun toprağını korumaktan acizken, birde Suriye sınırın da hazırlıklara başlıyorsunuz.
Çok mu acıtıyor canınızı Arapların iç işleri, çok mu acıtıyor canınızı Türk olmayan tüm ulusların meseleleri.
Diyorum ya köpekler bile utanmayı biliyor. Onlar bile kabahatlerinden sonra kutlama yapmıyor.
Siz kalkıp 10. yılınızı kutluyorsunuz.
Hayaldi gerçek oldu diyorsunuz.
Sorarım size kimin hayalleri gerçek oldu?
Gırtlağa kadar borçlandığımız elin gâvurunun mu?
İmralı’da rahat ettirmeye çalıştığınız domuz tohumunun mu?
Okyanus ötesinden ipinizi oynatan İmamın ordusunun mu?
Para diye ağzının suyu akan iş adamlarınızın mı?
Omuz omuza durduğunuz Atatürk düşmanlarının mı?
Söyleyin kimin hayali gerçek oldu.
Sonunda zıvanadan çıkardınız Milleti.
Benim bile kalemimden kan damlattınız.
Alın size beni daha iyi tehdit edeceğiniz bir yazı.
Sizden korkan sizin gibi olsun.
Hayatta kaybedecek iki şeyi vardır insan gibi insanın, biri zamanı, diğeri canı.
Ya atarsınız Silivri’ye harcarsınız zamanımı, ya salarsınız köpeklerinizi alırsınız canımı.
İkisi de bu Vatana feda olsun.
Sizin gibi Ne Mutlu Türküm diyemeyen tüm hainlere de bu yazım, sadakam olsun…

30 Eylül 2011 Cuma

Üye olan tüm dostlara teşekkürler. Facebooktan bildirmek istemedim, ancak yakın bir zaman sonra yazılarımı sadece bloğumdan yayınlamayı planlıyorum. Facebookta da sadece bloğun yazılarını yayınlamayı düşünüyorum, tabi gazetelerimiz devam edecek, ancak böyle zorlu dönemlerde alternatifli yayın yapmanın daha sağlıklı olabileceği kanaatindeyim. Uğraş verdiğiniz ve benimle olduğunuz için hepinize teşekkür ederim, iyi ki varsınız.
Sevgiyle kalınız.
Bige AKSOY

EY İNSANLIĞINDAN UTANANLAR ON YILDIR NEREDESİNİZ

Yıl 1999;
Bebek katili Öcalan yakalanarak Türkiye’ye getirildi…
Henüz Türkiye Cumhuriyeti topraklarına ayak basmadan ‘hizmet etmek istiyorum’ diye yalvarıyordu…
Korku midesine vurmuş acı ve tedirginlikten kıvranıyordu…
Ecel terleri tüm yüzünü kaplamış, alnından akan ter yüzünden gözleri yanıyordu…
Çevresinde gördüğü herkes ona, orağıyla bekleyen Azrail gibi görünüyordu…
İlk ifadesinde ‘DEVLETİMİN EMRİNDEYİM’ diye haykırdı.
Koskoca Türkiye Cumhuriyetinin karşısında yenilgiyi kabul etmiş bir zavallıydı…

Yıl 2001;
Türkiye Cumhuriyeti yıllar sonra aradığı huzura kavuşmuştu, hiçbir ana ağlamadı, çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin Şehit sayısı sıfırdı…
Yıl 2002;
AKP Tek başına iktidara geldi. Türkiye tekrar şehit vermeye başladı. Tüm yıl itibarîyle Şehit sayımız altıydı.
Yıl 2003;
Şehit sayımız 21’e
Yıl 2004;
Şehit sayımız 73’e
yıl 2005;
 92’ye
yıl 2006;
121’e
yıl 2007;
134’e
ve yıl 2008’de;
Şehit sayımız 150’ye yükseldi.
Takvimler 2009 yılını gösterdiğinde, Demokratik açılım süreci başladı, Şehit sayımız 135 oldu.
2010 yılında ise 139 fidanımız aramızdan ayrıldı.
Sonuçta Demokratik açılım, Kürt açılımı ve İleri Demokrasi saçmalıklarıyla 2011 kapımıza dayandı;
Okul kitaplarından Atatürk’ün resimleri, Gençliğe hitabe, İstiklâl Marşı kaldırıldı. Türk olduğunu beyan etmek faşizm ile eş değer sayılarak neredeyse Anayasal suç ilân edilecek duruma geldi. Şerefli Türk Ordusunun 200’ün üzerinde ki Askeri, saçma iddialara dayanılarak, Silivri zindanlarında çürümeye terk edildi.
İsrail, Suriye, İran ve hatta Yunanistan savaş söylemleriyle anılmaya başlandı.
Ermenistan gözünü Türk topraklarına dikip, gençlerine Ağrıyı hedef olarak gösterdi.
68 Gazeteci yazdıkları dolayısıyla tutuklu ve hükümlü olarak ceza evine kondu.
19 yurttaşımız terör örgütü tarafından rehin alındı.
Özelleştirme kapsamında tüm değerlerimiz yabancılara satıldı. Bayrağımız defalarca göz göre, göre yakıldı.

2011 yılı daha bitmedi; şehit sayımızın kaça ulaşacağı henüz belli değil. Şehit vermeden geçirdiğimiz gün sayısı neredeyse bir elin parmakları kadar. Terör artık doğmamış bebeklerimizi bile öldürür hale geldi ve bu gün ihanete sessiz kalan medya ‘İNSANLIĞIMIZDAN UTANIYORUZ’ manşetiyle karşımıza çıktı.
Siz ilk TÜRK olduğunuzdan utandınız beyler, İNSAN olduğunuz yeni mi aklınıza geldi?